24 Temmuz 2015 Cuma

DEVLET OTORİTESİ


“Vatan bir bütündür bölünemez! Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır! O satıh bütün vatandır!”

Muhtemelen herkes bu meşhur sözleri biliyordur. Vatan sevdasının aşılanması gerektiği, bölünmezliğin tek amaç olması gerektiği, bölünürsek yok olacağımız düşüncesi sınırlar içerisinde yaşayan ve kendini bu vatanın bir ferdi olarak gören herkese öğretilmesi gereken yegane kural olmalıdır.

İçimizde birbirimize düşmanlığı bırakıp dışarıdan gelecek hertürlü dinsel ve etnik ya da emperyal tehlikeye karşı uyanık olunmalıdır. Burda kişisel veya kitlesel menfaatlerin önünde vatan menfaati ön planda tutulmalıdır.

Bu kadar sosyolojik analiz yapmak yeter! Bu havanda su dövmekten başka bir işe yaramaz.

Güney sınırımızın yarısında lüks tatil sitelerinde, otellerde güneşlenen insanlar mı vatan sevdası taşıyor, yoksa diğer yarısında kevgire dönmüş sınırımızda tank top sesinden artık rahatı kaçan insanlar mı vatan sevgisi yaşıyor.

Yarı sınırımız emperyal güç tehlikesi altında lüksten taviz vermezken, diğer yarımız dinsel etnik savaşın içinde kıyılıyor. Vatanın bölünmesi düşünülemezken Güneydoğu illerimizde sadece kamu kurumlarında Türk Bayrağı’nı görmek pratikte çoktan bölündüğümüzü göstermez mi? Orda yaşayanlar, gerek PKK tehdidi yüzünden gerekse yalan ve yanlış yönlendirme yapan yine PKK güdümlü HDP yüzünden  vatanına hiç olmadığı kadar zayıf bağlarla bağı artık.

Bayrak inmez vatan bölünmez” diye bizler batıda sloganlar atarken, askeri birliğin bayrağı indirilip, Güneydoğu Anadolu’nun ismi kendilerince çoktan Kuzey Kürdistan olarak lügatlaştırıldı. Artık devletin askeri gücünden ve otoritesinden çekinmek bi kenara, dağ başından “şehirlerinizi yakarım yıkarım ha!” diye tehditler savurma bile sıradanlaştı. 

Bunca askeri güç ve techizata rağmen, övündüğümüz bordo bereliler ve özel harekatçılara rağmen, sınırın heryerinin delik deşik olması, gözümüzün önünde, Suriye’nin kuzeyinde kanton birleştirme faaliyetleri yapılarak devlet kurulmaya çalışılması onlar için elbette kahramanlık olacaktır.

Arkasından ağlayacağımız onca şehidimiz ve masum vatandaşımız varken, çiçek böcek hikayesiyle, park kuracaktık biz uydurmasıyla, kitap götürüyorduk, çuvallarımızda oyuncak vardı bezirganlığıyla bölmeye ayrıştırmaya odaklanmış gençlerin ölümü için “yas” isteyebilecek kadar yüzsüz Cumhuriyet savunucularının olması da ayrı bir utanç vesikasıdır. 

Kilisin hemen karşısından açılan ateşle "vurulup tertemiz alnından uzanıp yatan" Astsubay’ın intikamı için kalkan uçakları, ateşlenen topları “aman ha savaş olmasın, biz karşıyız” diyecek kadar Türkiye Partisi’dir bunlar. Bir astsubay’a karşı bir teröristin öldürülmesi de intikam falan değildir bence ama neyse!..

Tüm satıh olarak vatanın savunulması, gerekirse sınır ötesine geçilmesi, gerekirse orda konuşlanılması yok yere savaş çıkartmak değildir. Bu vatanı korumak için elindeki korkutucu gücü kullanmaktır. 

Suriye'de tampon bölge oluşturulması hem Suriyeli Mültecilerin sınır dışında konaklaması için bir alan açılması, hem adı P ile başlayan tüm terör örgütlerinin Kuzey Suriye’de yapmak istediklerinin önüne geçilmesi, hem de IŞİD ya da DAEŞ denilen terör örgütünün önünün alınması hususunda elzemdir ve acildir. Buna karşı çıkmak da vatan hainliğidir bence…


Velhasıl kelam ateş tüm vatana yayılmadan söndürülmeli, iki molotofla kendini adam zanneden fistanlı teröristlerin hadleri bildirilmelidir. Topyekün temizlik harekatı başlatılmalı, yıllardır üreyen haşere ezilip yok edilmelidir. Vatanına hainlik edenlerin cezası ölümdür! Uygulanmalıdır!...

Ahmet SAVAŞ-24.07.2015/ADANA

Kör Parmağım Gözüne: Tam da HDP'nin istediği gibi Meclis'in toplanmasını isteyen, tam da HDP'nin istediği TSK'nın başlattığı operasyona "savaşa karşıyız" diyerek kulp takmaya çalışan Türkiye Partisi bilin bakalım hangi parti!

0 yorum:

Yorum Gönder