“Vatan
bir bütündür bölünemez! Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır! O satıh
bütün vatandır!”
Muhtemelen
herkes bu meşhur sözleri biliyordur. Vatan sevdasının aşılanması gerektiği,
bölünmezliğin tek amaç olması gerektiği, bölünürsek yok olacağımız düşüncesi
sınırlar içerisinde yaşayan ve kendini bu vatanın bir ferdi olarak gören herkese
öğretilmesi gereken yegane kural olmalıdır.
İçimizde
birbirimize düşmanlığı bırakıp dışarıdan gelecek hertürlü dinsel ve etnik ya da
emperyal tehlikeye karşı uyanık olunmalıdır. Burda kişisel veya kitlesel
menfaatlerin önünde vatan menfaati ön planda tutulmalıdır.
Bu kadar
sosyolojik analiz yapmak yeter! Bu havanda su dövmekten başka bir işe yaramaz.
Güney sınırımızın yarısında lüks tatil sitelerinde, otellerde güneşlenen
insanlar mı vatan sevdası taşıyor, yoksa diğer yarısında kevgire dönmüş
sınırımızda tank top sesinden artık rahatı kaçan insanlar mı vatan sevgisi
yaşıyor.
Yarı
sınırımız emperyal güç tehlikesi altında lüksten taviz vermezken, diğer yarımız
dinsel etnik savaşın içinde kıyılıyor. Vatanın bölünmesi düşünülemezken
Güneydoğu illerimizde sadece kamu kurumlarında Türk Bayrağı’nı görmek pratikte
çoktan bölündüğümüzü göstermez mi? Orda yaşayanlar, gerek PKK tehdidi yüzünden gerekse
yalan ve yanlış yönlendirme yapan yine PKK güdümlü HDP yüzünden vatanına hiç olmadığı kadar zayıf bağlarla
bağı artık.
“Bayrak
inmez vatan bölünmez” diye bizler batıda sloganlar atarken, askeri birliğin
bayrağı indirilip, Güneydoğu Anadolu’nun ismi kendilerince çoktan Kuzey
Kürdistan olarak lügatlaştırıldı. Artık devletin askeri gücünden ve
otoritesinden çekinmek bi kenara, dağ başından “şehirlerinizi yakarım yıkarım
ha!” diye tehditler savurma bile sıradanlaştı.
Bunca askeri güç ve techizata
rağmen, övündüğümüz bordo bereliler ve özel harekatçılara rağmen, sınırın
heryerinin delik deşik olması, gözümüzün önünde, Suriye’nin kuzeyinde kanton
birleştirme faaliyetleri yapılarak devlet kurulmaya çalışılması onlar için
elbette kahramanlık olacaktır.
Arkasından
ağlayacağımız onca şehidimiz ve masum vatandaşımız varken, çiçek böcek
hikayesiyle, park kuracaktık biz uydurmasıyla, kitap götürüyorduk, çuvallarımızda oyuncak
vardı bezirganlığıyla bölmeye ayrıştırmaya odaklanmış gençlerin
ölümü için “yas” isteyebilecek kadar yüzsüz Cumhuriyet savunucularının olması
da ayrı bir utanç vesikasıdır.
Kilisin hemen karşısından açılan ateşle "vurulup
tertemiz alnından uzanıp yatan" Astsubay’ın intikamı için kalkan uçakları,
ateşlenen topları “aman ha savaş olmasın, biz karşıyız” diyecek kadar Türkiye
Partisi’dir bunlar. Bir astsubay’a karşı bir teröristin öldürülmesi de intikam
falan değildir bence ama neyse!..
Tüm
satıh olarak vatanın savunulması, gerekirse sınır ötesine geçilmesi, gerekirse
orda konuşlanılması yok yere savaş çıkartmak değildir. Bu vatanı korumak için
elindeki korkutucu gücü kullanmaktır.
Suriye'de tampon bölge oluşturulması hem
Suriyeli Mültecilerin sınır dışında konaklaması için bir alan açılması, hem adı
P ile başlayan tüm terör örgütlerinin Kuzey Suriye’de yapmak istediklerinin
önüne geçilmesi, hem de IŞİD ya da DAEŞ denilen terör örgütünün önünün alınması
hususunda elzemdir ve acildir. Buna karşı çıkmak da vatan hainliğidir bence…
Velhasıl
kelam ateş tüm vatana yayılmadan söndürülmeli, iki molotofla kendini adam
zanneden fistanlı teröristlerin hadleri bildirilmelidir. Topyekün temizlik harekatı
başlatılmalı, yıllardır üreyen haşere ezilip yok edilmelidir. Vatanına hainlik
edenlerin cezası ölümdür! Uygulanmalıdır!...
Ahmet SAVAŞ-24.07.2015/ADANA
Kör Parmağım Gözüne: Tam da HDP'nin istediği gibi Meclis'in toplanmasını isteyen, tam da HDP'nin istediği TSK'nın başlattığı operasyona "savaşa karşıyız" diyerek kulp takmaya çalışan Türkiye Partisi bilin bakalım hangi parti!
0 yorum:
Yorum Gönder