Şimdi oturup kulak kesilin bu ülkenin sesine. Ardı ardına bağırış, haykırış duyacaksınız.
Memnun musunuz?
En azılı katillerin, en karanlık hırsızların ve en satıcı vatanseverlerin memleketi oldu ülkem.
Ülküm doğruluk, çalışkanlık diye sayarken, ülkemin sonu bilinmez bir yokluğa gidişatını üzülerek görüyorum ben.
Çalışmak, çalışmak ve ileriye gitmek, “muasır medeniyetler” seviyesine ulaşmaktı oysa amacımız. Kaybedilecek tek bir dakika yok iken nerdeyse koca bir yüzyıl heba edildi.
Bugün her köye bir ilkokuldan ve o okullarda tam donanımlı eğitim meteryallerine kavuşacakken minikler, hala paçaları çamur içinde gidiyorlar yolsuz okullarına.
Ablasından abisinden kalma lastik çizmeler… biri diğerine uymaz.
Birileri ihale vurgunları, döviz soygunları yaparken babalar çaresiz içlerine akıtıyor gözyaşlarını.
Öyle ya hangi baba razı olur ki çocuğu aç kalsın, çıplak dursun.
Oysa birileri hala üçüncü beşinci ihaleye giriyor, dayılarının sayesine.
Hala modern köleliğin hüküm sürdüğü karanlık fabrikalarda işçiler “asgari” ücret denilen “yok hükmündeki” maaş için gece gündüz çalışmak zorundalar.
Oysa ay sonunda asgarinin yarısı kira, yarısı elektrik su….
Belki hergün ekmek alıyordur, bir tas da çorba olsa olsa.
Fabrika sahipleri yüz milyarlarca kar açıklarken, yüzün birini çok görüyor işçisine.
Matematikten kalsa da okulda, hayatın içinde değme problemleri çözecek hale geliyor bu ülkenin insanları…
Oysa birileri hala üçüncü beşinci ihaleye giriyor, dayılarının yüzü suyu hürmetine.
Türk milliyetçiliği derken birileri milletten bahsediyor.
Vatan, millet Sakarya nutukları atıyor üç beş dinleyen bulsa.
Öyle güzel konuşuyor ki, kabardıkça kabarıyor kanımız.
“Bugün olsa savaş, fedadır sana bu baş” diyor birileri, sonra akşam olunca acaba bu “vatanın” hangi meyhanesinde kafaları çeksek de, hangi karısını ….. neyse boşver.
0 yorum:
Yorum Gönder