30 Eylül 2015 Çarşamba

AŞUFTENİN YALAKALARI


Onların soyu tükenmeyecek! Tüm yok olmalara karşı bağışıklık kazanmışlar yüzyıllardır. Kesmeye kalktıkça filizlenen yabani ayrık otları gibiler. Asalak, yavşak ama bir o kadar gözdeler, imrenilesiler. Bunun  için tükenmiyor ya soyları!...

Herkesi menfaatlerine bir araç olarak gören bu yaratıkların tuhaf huyları var. Ön ayaklarını oğuşturup sürekli “peki efendim”, “tamam efendim”,”hallederiz efendim” diyerek avama şirin gözükebiliyorlar.

Ya da sürekli “siz ağasınız”, “siz paşasınız”, “her şeye gücünüz yeter” diyerek havasa da el pençe kul köle olabiliyorlar.

Makamlarına uğradığınızda ceketlerini ilikleyip sizi ayakta karşılarlarken kendinizi çok önemli hissediyorsunuz. Oysa isteğiniz “efendisiyle” görüşebilmek. Ağzınızdan girip burnunuzda çıkıyorlar, “efendiye gerek olmadığına” sizi inandırıp postalıyorlar kapıdan sizi. Siz çıkarken “size” benzeyen ve muhtemelen biraz sonra “yine tatlı dil ve güler yüzle” bir başkasına ceket ilikleyip hoş geldiniz reveransına başlıyorlar. Efendisini kimseyle paylaşmıyor, kimseye göstermiyorlar!

Efendisi ise sadece O’nun anlattığı kadar biliyor sizin dertlerinizi, anlatmaya değer bulursa tabii. Eğer o yardıma ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsa, bir şekilde efendisini inandırıyor. Siz o zaman yardım alıyorsunuz, işe başlıyorsunuz, çocuğunuza karşı boynunuzu dik tutabiliyorsunuz. Ve efendiyi görmeden işinizi halleden bu soytarıyı büyük bir adam zannediyorsunuz. İmreniyorsunuz!. Efendisinden çok O’na dua ediyorsunuz. Hatta “şükürler olsun” diye büyütüyorsunuz gözünüzde!... Çarpılacaksınız…

İş ki kadın zaafı varsa ve siz de O’nun zevk kıstaslarına uyuyorsanız çok önemlisiniz! Sizin için dışarıda reis-i cumhuru bile bekletebilir. Allem eder kalem eder, sizin için efendisine dokuz takla atar ve ne istiyorsanız yapmaya amade “fino köpekleri” gibi kuyruk sallamaya devam eder. Tabii bir şartla! Onu da söyletme bana!...

Ya da zenginseniz ve “kroyum ama para bende” tarzı bir dünya meşgalesi içindeyseniz bu yalakalar istemeseniz de sizin “hazır askerinizdir”. Sizin için tüm kapılara paspas bile olabilir, yalaka domuz! Yeter ki yediklerinizin kırıntısını toplamasına izin verin. Yapamayacağı şey yoktur! Uç derseniz uçar, yat derseniz yatar! Ne yapacağınız size kalmış sonra! Sesi çıkmaz yani…Tabii sizde para olduğu sürece!

Heyhat hepimiz çoktan düzene alışmışız. Önce odacısı, şoförü, çaycısı, sekreteri, yardımcısı, danışmanı, müşaviri sonra efendisi. Gücünüz kalırsa. İnancınız bitmezse. Ölmez sağ kalırsanız!

Ancak o efendinin ve soytarısının anlamadığı bir şey var!

Geçici dünyada hiçbir makamın, mevkinin ve ziyafetin sürekli olmadığını, elbet bir gün sonunun geleceği ve dönen çarkın çatırdayacağını unutuyorlar. Elbet hesabın üstünde bir hesap ve planın üstünde bir plan olduğunu, en büyük oyun kurucunun kim olduğunu düşünmüyorlar! Kendilerince daha çok yeme, anasına, avradına, bacısına, babasına, atasına, çocuğuna çoluğuna  daha çok yedirme derdindeler ama dertlilerin derdi ne sineler deler farkında değiller…

Bu han-ı iştihanın en büyük “homini gırtlakçıları” bu şakşakçılar, bu yalaklar, bu köpek tabiatlılardır. Gerisi yalan dolan, gerisi koca bir kandırmacadır.


İşte dünya böylesine “ucuz boyalı yaşlı bir aşuftedir!...” 

30.09.2015 - Adana

2 yorum:

  1. Yalakalar çağında doğduk, krallar devrine değil kralcilar dönemine denk geldik... yapacak bisey yok kardeşim... onurlu proloterya maraba hayatimiza minnetsiz bicimde devam edeceğiz.
    Fatih Kürşat Cansu.

    YanıtlaSil
  2. Yalakalar çağında doğduk, krallar devrine değil kralcilar dönemine denk geldik... yapacak bisey yok kardeşim... onurlu proloterya maraba hayatimiza minnetsiz bicimde devam edeceğiz.
    Fatih Kürşat Cansu.

    YanıtlaSil