Sağolsun halkımın yakıp yıkmakta üstüne yoktur. Okumuşundan cahiline hemen herkesin ağzının ucundadır laf. Çıkıverir ordan!.
Portakal Çiçeği Karnavalı’nın üçüncüsü yapıldı geçen hafta boyunca Adana’da. Hala etkinlikler sürüyor. Cumartesi günü de muazzam bir kalabalıkla, hem şehir içinde hem merkez parkta taçlandırıldı bu organizasyon.
Şimdi sağından solundan çekiştire çekiştire çamur atma peşinde olanların sığındıkları bir kaynak var. Tür Dil Kurumu. Türk Dil Kurumu karnaval için 3 anlama gelir demiş; birincisi “Hristiyanların düzenledikleri kostümlü kutlama”, ikincisi “belli zamanda yapılan eğlence”, üçüncüsü “şenlik”. Sen tutup da birinci anlamıyla eleştirirsen yapılanları süper alkış alırsın. Çünkü onlara benzemememiz konusunda hemfikirdir %99’umuz. %99’umuzun müslümanlığı kimseye kaptırmadığı gibi.
Sadece anlam bakımından doğru yerden yıkmaya çalışmış olabilirsiniz.
Ama işin bir şehrin gayet medeni, sağa sola saldırmadan eğlenmeyi bildiğinin göstergesi, tanıdık tanımadık herkesin gülümsediği, güldüğü, şarkı söylediği bir eğlence, TDK deyimiyle “şenlik” olarak görmek size muhtemelen zor geldi.
Ne koysaydık adını kuzum “portakal çiçeği kandili” deseydik gelecek miydiniz?
Bir kere şunda hemfikir olmak lazım, şehrin içinde birleştirici ne tür bir aktivite varsa desteklenmelidir. Bu konser olur, bu mevlid olur, spor yarışmaları olur…. Yeter ki olsun. Hele ki herkesin yüzünde tebessümler bırakan böyle organizasyonlarsa yapılan, külliyen desteklenmelidir. Ki bu organizasyonun içinde dine sataşan olmadığı gibi, hiçbir şekilde şovenizme dönüşen bir gösteri de yoktu.
Yapısal olarak eleştirebilirsiniz, yapılış şeklini eleştirebilirsiniz ama dikkat edin ancak yapıcı eleştirebilirsiniz. Kökünden dinamitleyemezsiniz.
Adına mı takıldınız. Gelecek sene “festival” koyarsınız olur biter. Belki festival daha manalı olabilir. Nitekim TDK festival için “bir bölgenin en ünlü ürünü için yapılan gösteri, şenlik” diyor.
Kanımca bu konuda, üç beş kişinin veya yayın organının çatlak sesi dışında tüm Adana halkı katılımıyla bu organizasyonun daha da iyi olması ve bir gelenek haline gelmesi konusunda tavrını göstermiştir. Bu bunca stresin altında yaşayan Adanalı’nın “bırakında acık eğlenek” demesidir. Ve sahip çıkmasıdır neşeye, sevince.
Ve yerel yönetim konusunda başarılı bir şekilde desteğini veren belediye başkanlarını da buradan kutlamak gerek diye düşünüyorum. Belediyeler, karnavala araç gereç, yer mekan konusunda tam destek vermiş ve olabildiğince geri planda kalarak bir siyasi şova dönüşmemesi için ellerinden geleni yapmışlardır.
Ancak daha yeni filizlenen bir yapıyı ne kadar yapıcı eleştirirsek o kadar büyütebiliriz.
Karnaval belki göl kenarına taşınabilirdi. Kortej yürüyüşü boyunca şehrin en ana caddesinin trafiğe kapatılması pek göz ardı edilecek bir sorun değildir. Karnavalın Merkez parka taşınması da pek mantıklı değil çünkü, binlerce çift ayağın çimleri çiçekleri çiğnemesine gönlüm razı gelmez. Dolayısıyla Büyükşehir’in acilen bir kent meydanına ihtiyacının olduğu açık seçik ortaya çıkmıştır.
Bakın ey eleştirenler bu taraftan da faydası var bu tür şenliklerin. Neye ihtiyacımız olduğunun bir provasıdır bunlar….
Adana’lı bu taraftayken akıl dışı eleştirilerle bertaraf olmanın bir manası var mı?
Ahmet SAVAŞ / Adana -06.04.2015