Kardeşlikten
bahsediyorsunuz ama vatanı bölmeye çalışıyorsunuz…
Birlikten
beraberlikten bahsediyorsunuz ama yıkmaya çalışıyorsunuz…
Sürekli
ellerinizde silahlar karanlık pozlar veriyorsunuz. Daha seçimin ertesi gününde
köy korucularına ‘defolup gidin’
diyorsunuz…
Siyasetin,
diyologun öneminden bahsediyorsunuz, ama hep istiyorsunuz, bir kere olsun verme
tarafında değilsiniz, teröre bir kere terör diyemiyorsunuz mesela…
Bu vatanın
tüm sınırlarında görev yapan “askerimize”
ağız ucuyla rahmet diliyor, yol kesip, araç yakıp, şantiye basıp, bebek öldüren
koftiden gerillalarınıza methiyeler düzüyorsunuz…
Bir
kurban bayramında “Kobane için direnin”
diyorsunuz, ambulansları bile yakıyor yıkıyorsunuz ve 52 can alıyorsunuz. Oysa çoğunuz Kobane nere,
rojova nere bilmiyorsunuz…
Dağdaki
ağabeyleriniz “silahlanmalıyız, herkes
silah almalı, her yere tüneller kazmalıyız” diyor, hemen sonrasında yumuşatarak
bunu, “güvenliği artırmalıyız” diye
bir kere de siz söylüyorsunuz ve çıkıp “ben
silahlanma çağrısı yapmadım” diyorsunuz, yalan söylüyorsunuz.
Gençleri
kandırıyorsunuz, gaza getiriyorsunuz, olmayacak hayaller sunuyorsunuz, sonra
öldürüyorsunuz kendi elinizle, sonra “bunlar”
öldürdü diyorsunuz. Yalan söylüyorsunuz. Anaları siz ağlatıyorsunuz…
Geçip
kameralara yalan söyleyenlerin en bariz göstergesi, boncuk boncuk terli
halinizle “gençler oyuncak
götürüyorlardı, ne suçları vardı” diyorsunuz. Ama ölümden sonra diyorsunuz,
onlar ölürken yanlarında olamıyorsunuz. Çünkü onların öleceklerini
biliyorsunuz. Bunun için onların yanında olmuyorsunuz. Oysa siz çok
seversiniz, bu tür gösterileri. Hazır kalabalık toplanmışken, hem de konu çalıştığınız
yerden, Kobane ve Rojova'dan iken, sahi kuzum siz neden o gençlerin yanında
değildiniz? Ölmelerini mi beklediniz?
Bak
belki siz olsaydınız güvenlik daha sıkı olabilirdi mesela! Siz varsınız diye
sizinkiler belki polise “bırakın, halk
tedirgin oluyor, arama yapmayın, güvenliği biz sağlarız” demezlerdi mesela.
Eni konu milletvekilisiniz ya, göze alamazlar kılınıza zarar gelmesini. Bir de
yarın kayıtları izleriz, mutlu oluruz diye Amara Kültür Merkezinin kameraları
kayıt yapardı. Gitseydiniz, ölmezdiniz ya! Belki onlar da ölmezdi…
Şimdi
artık olan olduğuyla, ölen öldüğüyle kaldı. Katilin kim olduğu tespit edilse ne
olacak edilmese ne? Onlarda toprakta, hain saldırıyla şehit olan askerimiz de
toprakta, bugün Şanlıurfa Ceylanpınar da şehit edilen yine 2 polis, yarın
toprağa girecekler. Fark nerde kalıyor?
Böyle
ölümler olduğunda Siyasetin tepesindekiler konuşmasın, her kameraya, konuşmak
zorunda olduğunu hissetmesin. Sonra gençler bişey var zannediyor. Kafalarına
maske geçirip analarının bacılarının fistanını giyip savaş oyunu oynuyorlar,
sonra bazı gençler ölüyor, sonra en acısı analar ağlıyor.
Yapmayın,
acık susun lo…
Ahmet SAVAŞ-22.07.2015/ADANA
0 yorum:
Yorum Gönder