13 Aralık 2016 Salı

ŞEREFSİZLER

Oğlum Beşiktaş’ta yapılan kanlı hain katliam haberlerini izlerken “şerefsizler” dedi.

Kızım “abi ne diyorsun, neden öyle kötü şey söylüyorsun” dedi. İkisi arasında olayları idrak cihetinde üç yıl var.

Genel olarak her kendini bilen aile gibi çocuklarının ağzında küfür babında sözcüklerin dolaşmasını istemeyen ailelerden biriyiz. Ancak tam yerine oturan bu söz karşısında ebeveyn olarak bir şey diyemedik. Ne ki yapılan kancıkça bir eylem ve tam bir şerefizliktir.

Ne onlar anlıyor böyle vur kaçların koskoca Cumhuriyetimize halel getiremeyeceğini, ne de biz anlıyoruz hala kardeşçe yaşamaktan dem vurmanın sorunu çözmediğini. Kınamaların, intikam yeminlerinin akşamdan sabaha çıkmadığını…

Oysa olan ateşin düştüğü yere oluyor. Anasına, babasına, yavrusuna, yavuklusuna, kardeşine, bacısına bakarken, ağıtları dinlerken gözümüzün yaşlanmasına engel olamıyoruz. “Ödediğimiz neyin bedelidir” ve daha ne kadar ödeyeceğiz…

Kırk yaşıma az kaldı. Tüplü siyah beyaz televizyonumuzun karşısında saman sarısı defterlerime ödevlerimi yapmaya çalıştığım zamanlarda TRT, Güneydoğu kırsalında öldürülüp sıra sıra serilen teröristlerin görüntülerini geçerdi. Şehit olan kahramanların isimleri sayılırdı…. “vah vah” derdi annem babam!

Şimdi ana baba olarak bizim ağzımızda “vah vah” lar. Ama bu kez gösterilen dağlar değil, metropolün tam göbeği. Bu kez sıralananlar teröristler değil, sıra sıra al bayraklı tabutlar polislerimizin, askerimizin, ya da suçu sadece ordan geçmek olan habersiz vatandaşın. Aynı kalan ise sadece ölüm, ölüm, ölüm…

Yüz yıldan beridir bu sınırlar içinde mal, mülk sahibi olanlar, iş kurup patron olanlar, okuyup avukat olanlar, seçilip vekil olanlar ama habire “hak isteriz, onu da isteriz, bunu da isteriz diyenler”…istisnasız hepsi vatanın altını oymakla meşguller. Halbuki yanı başlarında Irak’ta, Suriye’de olanı görmek istemiyorlar. İşte vatanın altı oyulunca kaçacak yer arayan akrabalarına karşı hala özgürlük de özgürlük diyorlar. Oysa en özgür oldukları yer bu sınırlar içi, bir bunu anlamıyorlar.

Ki şehit edilen o polisler içinizden çıkan o teröriste karşı sizin ananızın babanızın canını da, sizin o bacınızın namusunu da koruyan polisler ve askerler… Ara sıra yaşadığınız sıkıntılar da işin cilvesi. Her baba şımaran çocuğunu biraz okşar, bilirsiniz.

Vekil diye seçtiğiniz insan bozması, dün mecliste olayı lanetleyemedi. “TAK” üstlendiyse kınıyorum diyor, “PeKeKe” üstlendiyse “devletin de sivil ölümleri için özür dilemesi gerekir” diyor. Hala “PeKeKe” diyor, hala “sivil ölüm” diyor, hala “meclisimizde vatanı bölmeye çalışıyor”… oturduğumuz yerde bizi deli ediyor… dayağı hakkediyor!...

Başka hiçbir devlet sanırım meclisinde gözünün içine baka baka bölünmekten, federasyondan, özerklikten bahsedenlere bu kadar özgürlük tanımaz. Üstüne bir de para ödemez, zannetmiyorum…

Oğlum aslında “şerefsizler” diyerek yerinde söylüyor lafı. Şereften yoksun olanlardan 44 insan evladı için yas tutması beklenebilir ki! Öyle de oldu. Ne kınadılar, ne ortak bildiriye katıldılar…

Özet olarak “Katranı kaynatsan olmaz şeker, cinsini ….. cinsine çeker” diye de ayrı bir manalı cümle geliyor aklıma…hepsi bu!...




0 yorum:

Yorum Gönder