7 Eylül 2015 Pazartesi

SİYAH BAYRAK

Kapı ve pencereleriniz açıkken sıcak bir akşamda sivrisineklerle mücadelenizde ne kadar başarılı olabilirsiniz! Önce bataklığı kurutmanız gerekmez mi! Önce habire yumurtlayan ve yeni sinekler üreten ana sinekleri öldürmeniz gerekmez mi?..

Facebook yine siyaha boyandı. Bayrağımızın rengi paylaşımlarda simsiyah artık. Üzüldüğümüzü böyle belli ediyoruz. Tek renkli tarafımızı, bayrağımızın kırmızısını da siyah yaparak umudumuzu karartıyoruz. Yapmayın! Albayrağı böyle paylaşmayın, rengini karartmayın!

Hakkari Dağlıca’da yine dayanılmaz bir ağrı başladı dün gece. Tüm beynimizi yakan, ve sair diğer her yerimize sıçrayan ateş düştü. Can acıyor! Ve hala konuşarak, “barış” diyerek, “çözüm” diyerek, “milli birlik” diyerek deşiyorlar yaraları.

400Kg patlayıcıdan bahsediyor haber bültenleri. 400Kg patlayıcı toprağa gömülüyor. Taşınması, oraya kadar getirilmesi falan onlardan geçtik de, onca patlayıcının toprağa gömülebilmesi tek insan bozuntusunun yapabileceği şey değil. Aklım almıyor. Beyin hücrelerim yanıyor. İstihbarat çok muamma, çok büyük bir laf gelirdi bana, küçüldükçe küçülüyor gözümde!

Ben ufacık beynimle bu C4’ün nerelerden temin edildiğini, nasıl paketlendiğini, nerelerde zulalandığını, kimlerin yardımıyla taşındığını ve yine kimlerin gözcülüğünde toprağa gömüldüğünü, kimlerin askeri birliğin geçişini gammazladığını düşünebilirken, koskoca istihbaratın, 40 yıllık terör tecrübesi olan ordunun bunu göremeyeceği, bilmeyeceği, engelleyemeyeceği acizliğini göstereceğini düşünmek aptallık olmaz mı?

Ancak maalesef öyle oluyor! Ve bunu birileri çok iyi biliyor! “Barış” derken çok iyi biliyorlar, “analar ağlamasın” derken çok iyi biliyorlar, terörist cenazesine omuz verirken çok iyi biliyorlar, arkalarını bir yerlere “dayayıp”, zevkten kudururlarken çok iyi biliyorlar. Ve onlar o analarla birlikte hiç ağlamıyorlar, “askerde bizim evladımız” diye yalanlarını sıralarken, hiçbir şehit cenazesine katılamıyorlar.

Gerçi katılanlar da çok mu iş yapıyorlar!

Bayrak siyah olmaz ey millet! Kara çalınmaz O’na! Al bayrak bu ülkenin çatısında tüm kızıllığıyla nazlı nazlı dalgalanmalıdır. Dalgalanmalıdır ki bütün hainleri ortasından çat diye çatlatmalıdır! Dalgalanmalıdır ki, baktıkça beyinleri yanmalıdır, gözleri kör olmalıdır. Ay yıldızıyla al bayrakla büyük Türk milleti, buradayım demelidir “mosmor paçavralı” teröristlere. 

Bunca acıya rağmen, kafalarının üstünde her akşam roketler gezerken rahatsız olmayan bölge halkı da kendine gelmelidir. Kime yardım ve yataklık yaptığını görmelidir. Hatta bundan Batı’da gece sosyal medyadan “klavye teröristliği” yapan, ama gün doğunca hiç bir şey yokmuş gibi Batı’nın imkanlarını sömüren, belki yeri geldiğinde kazandığının zekatını “üç beş keleş de bizden olsun” niyetiyle “kalleşe” gönderen ne kadar işçi ve işadamı varsa dibine kadar rahatsız olmalıdır. Rahatsız edilmelidir.

Milliyetçi cephe ise mutlaka ama mutlaka kendine gelmeli ve etkin olmalıdır sahnede! "Çözümse biz yaparız" diyerek kendisini göstermelidir. Kişiye odaklı siyasetten çare gelmediğini, geleceğe dönük stratejilerin, plan ve projelere dair söylemlerin iş yaptığı anlaşılmalıdır artık.


Bugün milliyetçi cephe mutlaka o bayrağı sımsıkı tutmalıdır. Ülkenin altını oyanları, oydukları yere gömecek politikalar mutlaka üretilmelidir. Yoksa mazaallah albayrağımızın rengi de, ay ile yıldızı da karalıktan görünmeyecek hale gelecek!... 

Adana-07.09.2015

Kör Parmağım Gözüne: Ey "kardeşlikten" bahseden sahte "barışçıllar", hanedan parçalanmasın diyen padişahlar özkardeşini öldürmüşken, habire bölücülük yapan "sizinle" kardeş olmak isteyen de kim!

0 yorum:

Yorum Gönder