Maalesef
Osmanlı’dan kalan bir toprak parçası daha tatbikat sahasına çevrilmiş durumda.
Suriye’de
at koşturan tüm güçlerin tek vaadi düzenin tekrar kurulması. Ancak kendi
egemenliği altında. Bastığım toprak benimdir mantığıyla güdümlü ufak örgütler ağabeylerinden
aldıkları yardımla karşısında kim varsa saldırmaya devam ediyor. Esed güçleri
ise bir zamanlar kendi vatandaşı olduğuna bakmaksızın öldüre öldüre ülkeden
kovuyor insanları.
Batılı
ülkelerin ise tek derdi, petrol boru hatlarının güvenliğini sağlamak. Bölgede
kontrol edilebilir bir kaos onlar için değme barıştan daha iyi. Çünkü çatışma
ortamında yerel gruplar egemenlik ve özgürlük savaşını verirken el altından
götürülen yer altı kaynakları kimsenin umurunda değil. Kardeş kardeşi
öldürürken, babadan kalan evi hırsızlar pay ediyor halbuki.
Suriyeliler
ülkelerinde, göç yollarında ölürken, batıda Amerika, Almanya, Fransa ve
İngiltere gibi ülkeler kışı sıcak geçirmek için Suriye üzerinden geçen doğalgaz
ve petrol boru hatlarını gözü gibi koruyorlar. Bunun için ülkelerinden binlerce
kilometre ötede güya barış güvercinliğine soyunuyorlar. Ancak barıştan söz
ederken daha çok kaos ve insan ölümüne sebep oluyorlar. İnsanlar ölürken veya
sürgün edilirken planlı programlı davranıyorlar hem de! Kalmasını istediklerine
her türlü yardımı yapıyorlar, eğitiyorlar donatıyorlar. Gitmesini istediklerini
ise yollarda ölüme terk ediyorlar. Sınırlarına kadar dayansa bile mülteciler,
polislerini kalkan yapıp bir güzel dövdürüyorlar.
Son
olarak Rusya’nın Suriye semalarından bırakmaya başladığı bombaların kimi öldürdüğü
belli değil. Hem IŞID’den bahsediliyor rakip olarak hem de Esed’e muhalif
güçlerden. Dedik ya Suriye, tatbikat sahası oldu artık diye, muhtemelen yeni
silahların yıkım gücü de bu esnada deneniyor.
Rusya’nın
hava sahamızı ihlal etmesi ve F-16’larımızı taciz etmesi hem milli
duygularımızı depreştirdi, hem de korkuttu aslında. Bölgede bu kadar güç
varken, karşılıklı gruplaşma ve müttefik olma hiç de zor olmasa gerek. Böylesi
bir gruplaşmanın milyonların ölümüne sebep olan birinci dünya savaşı gibi bir
savaşa mahal vermeyeceğini de kimse kestiremez.
Uçakların
hava sahamızı ihlal etmeleri karşısında “sert”
çıkışımıza Rusya, “sehven oldu”
diyerek yanıt vermiş. Kime göre “sehven”. Kandırmak istediğiniz cahil kesime
göre mi? Kendi uçağını kendisi yapan bir ülkenin uçakları iyi tanımaması gibi
bir durum olabilir mi? Uzaya adam göndermiş bir ülkenin koordinatlardan haberi
olmaması gibi bir durum olabilir mi? O kozmonotların eğitimlerinin ABD’yi bile
kıskandıracak düzeyde olduğunu bildiğimize göre, savaş uçağı pilotlarının
eğitimsiz olması düşünülebilir mi?
“Uçağın ön düzeni bozulmuş, servise de
uğrayamadık, biraz sağa çekiyor.” Diye bir mazereti ileri sürseydiniz daha mantıklı
olabilirdi. “Teknik arıza sonucu, konum bilgisi
bir süreliğine kayboldu, bu sırada biraz hava sahasına girmişiz abi” deseydiniz
inanmamız daha kolay olabilirdi belki.
Biz
nasıl bir ülkeyiz diye hayret ediyorum bazen! Ne Suriye de yaşayan Türkmenler
bizim soydaşımız deyip “yardım”bahanesiyle topraklarımıza katıyoruz, ne Karabağ’da
sorun var deyip Azeri kardeşlerimizin derdine derman olmak için sınırı
geçiyoruz. O kadar uslu ülke olmamıza rağmen “el oğlu” binlerce kilometre öteden
gelip sınırımızın hemen karşısında at koşturuyor. Ve hava sahamızı ilal ediyor.
Öte yandan sınır kasabalarımıza habire durmadan “sehven” havan topu düşüyor,
serseri kurşunlar yağıyor.
Öyle ya içeride başımızın belası şımarık çocuklarımız var bizim. “Yerinde yönetim” deyip özgürlük provaları yapıyorlar durmadan. Biz havada uçan sivrisineklerle meşgul olurken, kapıdan bacadan yılanlar, çıyanlar evimize sokulmaya devam ediyor. Allah sonumuzu hayır etsin!.. 06.10.2015 - Adana
Öyle ya içeride başımızın belası şımarık çocuklarımız var bizim. “Yerinde yönetim” deyip özgürlük provaları yapıyorlar durmadan. Biz havada uçan sivrisineklerle meşgul olurken, kapıdan bacadan yılanlar, çıyanlar evimize sokulmaya devam ediyor. Allah sonumuzu hayır etsin!.. 06.10.2015 - Adana
0 yorum:
Yorum Gönder