6 Ekim 2015 Salı

RUSYA'NIN ÖZRÜ


Maalesef Osmanlı’dan kalan bir toprak parçası daha tatbikat sahasına çevrilmiş durumda.

Suriye’de at koşturan tüm güçlerin tek vaadi düzenin tekrar kurulması. Ancak kendi egemenliği altında. Bastığım toprak benimdir mantığıyla güdümlü ufak örgütler ağabeylerinden aldıkları yardımla karşısında kim varsa saldırmaya devam ediyor. Esed güçleri ise bir zamanlar kendi vatandaşı olduğuna bakmaksızın öldüre öldüre ülkeden kovuyor insanları.

Batılı ülkelerin ise tek derdi, petrol boru hatlarının güvenliğini sağlamak. Bölgede kontrol edilebilir bir kaos onlar için değme barıştan daha iyi. Çünkü çatışma ortamında yerel gruplar egemenlik ve özgürlük savaşını verirken el altından götürülen yer altı kaynakları kimsenin umurunda değil. Kardeş kardeşi öldürürken, babadan kalan evi hırsızlar pay ediyor halbuki.
Suriyeliler ülkelerinde, göç yollarında ölürken, batıda Amerika, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi ülkeler kışı sıcak geçirmek için Suriye üzerinden geçen doğalgaz ve petrol boru hatlarını gözü gibi koruyorlar. Bunun için ülkelerinden binlerce kilometre ötede güya barış güvercinliğine soyunuyorlar. Ancak barıştan söz ederken daha çok kaos ve insan ölümüne sebep oluyorlar. İnsanlar ölürken veya sürgün edilirken planlı programlı davranıyorlar hem de! Kalmasını istediklerine her türlü yardımı yapıyorlar, eğitiyorlar donatıyorlar. Gitmesini istediklerini ise yollarda ölüme terk ediyorlar. Sınırlarına kadar dayansa bile mülteciler, polislerini kalkan yapıp bir güzel dövdürüyorlar.

Son olarak Rusya’nın Suriye semalarından bırakmaya başladığı bombaların kimi öldürdüğü belli değil. Hem IŞID’den bahsediliyor rakip olarak hem de Esed’e muhalif güçlerden. Dedik ya Suriye, tatbikat sahası oldu artık diye, muhtemelen yeni silahların yıkım gücü de bu esnada deneniyor.

Rusya’nın hava sahamızı ihlal etmesi ve F-16’larımızı taciz etmesi hem milli duygularımızı depreştirdi, hem de korkuttu aslında. Bölgede bu kadar güç varken, karşılıklı gruplaşma ve müttefik olma hiç de zor olmasa gerek. Böylesi bir gruplaşmanın milyonların ölümüne sebep olan birinci dünya savaşı gibi bir savaşa mahal vermeyeceğini de kimse kestiremez.

Uçakların hava sahamızı ihlal etmeleri karşısında “sert” çıkışımıza Rusya, “sehven oldu” diyerek yanıt vermiş. Kime göre “sehven”. Kandırmak istediğiniz cahil kesime göre mi? Kendi uçağını kendisi yapan bir ülkenin uçakları iyi tanımaması gibi bir durum olabilir mi? Uzaya adam göndermiş bir ülkenin koordinatlardan haberi olmaması gibi bir durum olabilir mi? O kozmonotların eğitimlerinin ABD’yi bile kıskandıracak düzeyde olduğunu bildiğimize göre, savaş uçağı pilotlarının eğitimsiz olması düşünülebilir mi?

Uçağın ön düzeni bozulmuş, servise de uğrayamadık, biraz sağa çekiyor.” Diye bir mazereti ileri sürseydiniz daha mantıklı olabilirdi. “Teknik arıza sonucu, konum bilgisi bir süreliğine kayboldu, bu sırada biraz hava sahasına girmişiz abi” deseydiniz inanmamız daha kolay olabilirdi belki.

Biz nasıl bir ülkeyiz diye hayret ediyorum bazen! Ne Suriye de yaşayan Türkmenler bizim soydaşımız deyip “yardım”bahanesiyle topraklarımıza katıyoruz, ne Karabağ’da sorun var deyip Azeri kardeşlerimizin derdine derman olmak için sınırı geçiyoruz. O kadar uslu ülke olmamıza rağmen “el oğlu” binlerce kilometre öteden gelip sınırımızın hemen karşısında at koşturuyor. Ve hava sahamızı ilal ediyor. Öte yandan sınır kasabalarımıza habire durmadan “sehven” havan topu düşüyor, serseri kurşunlar yağıyor.

Öyle ya içeride başımızın belası şımarık çocuklarımız var bizim. “Yerinde yönetim” deyip özgürlük provaları yapıyorlar durmadan. Biz havada uçan sivrisineklerle meşgul olurken, kapıdan bacadan yılanlar, çıyanlar evimize sokulmaya devam ediyor. Allah sonumuzu hayır etsin!.. 06.10.2015 - Adana





0 yorum:

Yorum Gönder