7 Temmuz 2017 Cuma

SURİYELİ KADIN


Sakarya’da bir hayvanlık yaptılar!

Yedi aylık hamile Suriyeli bir kadına tecavüz edip on aylık bebeğiyle birlikte başlarını ezerek öldürdü hayvanlar!

Yakalanıp er geç adalete teslim edilecekler ama bu gözü dönmüşlüğün cezasını hangi adalet verecek. Hangi mahkeme vicdanen rahat olacak tokmağı karar için vurduğunda.

Ülkenin sakin yerlileri olarak trafik ışıklarında yalın ayak gezen Suriyeli çocukları görünce; İş başvurusu yaptığımız yerlerde yok pahasına çalıştırılan Suriyeliler nedeniyle işe alınmadığımızda ve üniversitelerde sorgusuz sualsiz okuduklarına şahit olunca kızmakta, “öz vatanında garip, öz vatanında parya” hissetmek de her ne kadar haklı olsak da içimizdeki kinin dışa vurması hamile bir kadını bebeğiyle birlikte vahşice katletmek olmamalı!

Her kim nasıl bir hayvani bir his ve kinle bu insanlık dışı harekete kalkıştıysa kınanması, dışlanması ve cezalandırılması gerekir.

Öte yandan adalet kamu vicdanına bırakılmamalı. Hukuk devleti olduğumuzu iddia ediyorsak devletin öncelikli görevi asli vatandaşlarının rahat ve huzurunu temin etmek olmalıdır. Toplum içine hızla yayılan “Suriyeli” faktörününün asimile olmasını zamana bırakmak devletin yapacağı en büyük hatadır. Zaten tampon bölge oluşturulmadan sınırların açılarak bu baş edilemeyen selin ülkenin en büyük metropollerine kadar gelmesini, tüm şehirlerde çöreklenmesini izlemekle en büyük hata yapılmışken; bir de toplumun kendi içinde bunu sindirmesini beklemek daha büyük hatalara yol açacaktır.

Türk toplumunun Suriyeli göçmenler için yapabileceği çok şey yok. Elbetteki ensar ruhu bu milletin içinde hala canlıdır. Türk milletinin mazluma el uzatma hasleti tarih boyunca göz kamaştırmıştır. Ancak günümüzde mutlaka devlet eliyle sistemli halledilmek zorunda olan bir problem olarak önümüzde durmaktadır.

Bir neslin ülkemizde yetiştiği göz önüne alınırsa yarın daha büyük sorunların baş göstermeyeceğini kim garanti edebilir. Gittikçe mahallelere yayılan, işyerlerinde çoğunluğu sağlayan, işveren olan, büyüyen “Suriyeliler” yarın birlik olup topyekün karşımızda durmaya kalkarsa, mahallelerde isyanlara sebep olup huzuru dinamitlemeye kalkarlarsa hangi polisi, hangi jandarmayı dikeceksiniz. Bir an önce şehirler bu başıbozuk kayıtsız kalabalıklardan temizlenmelidir.

Hem kültür, hem dil, hem yaşama alışkanlıkları bakımından taban tabana zıt insanlara karşı tepki doğması normaldir. Toplumdan hemen kapısının önüne gelip kurulan, bakkalını elinden alan, mahalleyi komple arapça donatan, kırmızı ışıklarda arabaların üstüne zıplayan çocuklara hoşgörüyle yaklaşması ve kronikleşen bu sorunlara ne kadar sabretmesi beklenebilir.

Çığrından çıkmış sosyal medya delikanlılığı Sakarya’da olduğu gibi vahim sonuçlar doğuruyor.  Eğitimden yoksun serseri takımının her ne sebeple olursa olsun böyle bir vahşet sergilemesi mazlumun yanında olan yüce Türk milletinin de itibarını zedelemektedir. Ancak diğer yandan şehirlerde ve güzide sahil beldelerinde çöreklenen Suriyeli serserilerin de halkın namusuna ve ekmeğine göz diker hale gelmesi de bıçağın öteki yüzüdür ve en az bu tarafı kadar keskindir.
Sorun devlet sorunudur ve acilen devlet eliyle bir düzene sokulması gerekmektedir.


Daha da büyümeden, daha da acıtmadan!...