Dün yemin ettiler. Gün boyunca. Ark arkaya hepsi önlerindeki metni okudu. Kimi üzerine basa basa, kimi hızlıca geveleyerek, kimi kendince bazı kelimeleri eğip bükerek and içtiler bir kere daha!
Yemin
etmekle birlikte kazandıkları olanakların boyutunu ben bilmiyorum. Hep
bahsedilen makam arabaları, sağlık harcamaları, nerdeyse bedava meclis
yemekleri ve kıyak emeklilikleri ancak biz fakirlerin dilini yorar.
Eğer
bunca para, makam ve saltanat varsa, üzerine yemin ettikleri “namus
ve şerefin” öyle ak pak kalmayacağını kendi aciz aklımca idrak edebiliyorum
ama.
Namusu bir kenara bırakırsak, şeref üzerine edilen yemin yarından itibaren odalarını
doldurmaya başlayacak yalakaları, ihale takipçilerini, işgüzarları engellemeye
yetmeyecek muhtemelen. Az biraz destek olması karşılığında milyarlar teklif
edilmeye başlayacak kapalı zarflar içinde. “Hadi
şu işin önüne taş koymayı bırak” diyecekler, bir daha seçilmeme kaygısıyla
korkutacaklar.
Sonra
bir değil, iki değil üçüncüde vicdan susacak, baş eğilecek ve avuç açılacak.
Namusuu bırakalım bir kenara. Şeref yoksunu olanlar pis pis sırıtmaya
başlayacaklar.
Henüz
sırtlarını dayadıkları terör örgütünden bir türlü kopamamışlar bile “şeref” üzerine yemin etiler dün! Kimisi
çok hızlı geveledi, kimisi Türk Milletini “Türkiye
Milletleri” yaparak okudu ama okudu işte. Ve böylece milletvekili oldular
haybeden. Haybeden kucak dolusu maaş almaya başladılar. Mecburen meclisin
işlevini yerine getirecek komisyonlarda da görev alacaklar. Yani idaremize de
dolaylı olarak el atmış olacaklar. Düşünebiliyor musunuz? Devlet bütünlüğünü
yıkmaya çalışanlara altın tepsi içinde oyun alanı açıyoruz. Biraz daha
örgütlensinler ve örgütlerini geliştirsinler diye maddi imkan ve sosyal statü
veriyoruz. Vay bizim aklımıza!
Devletin ve milletin bekası için her ferdin önce vatan sevdalısı olması gerekir. Önce vatan için bayrak için ölmeyi göze alabilmesi gerekir. Her fırsatta kim olduklarını sürekli ima edenlere vatan nimetlerinden bunca pay verilmesi ne kadar doğrudur. Her fiiliyatında yıkmaya çalışan, ama sürek olarak lafta "barış ve hürriyet" sevdalısı yalancıların şerefi nasıl bir şereftir ki yemine engel olmuyor. O şeref nasıl bir şereftir ki durmadan yediği kaba pislemeye dürtüyor bu zavallıları. Bu kadar midesi geniş bir ülke ne zaman olduk biz! Bunca hainliği nasıl kaldırabiliyor, ve daha "Türk" demeyi bile zul sayanlara biz "sayın" demeye başlıyoruz. Vay ki vay bizim milliyetçiliğimize
Bir
kere daha milliyetçisi, bölücüsü, solcusu, sağcısı, muhafazakarı, işbirlikçisi, lafçısı,
tokatçısı, imanlısı, yobazı, namuslusu ve şereflisi yemin etti. Biz de yemin
edelim o zaman!
“Bütün
hepsinin takipçisi olacağımıza, nerde bir hain görsek ifşa edeceğimize,
yalancının yüzüne “yalancısın” diyeceğimize,
tokatçının yüzüne “tokat” atacağımıza,
teröristi “it” yerine koymayacağımıza Büyük
Türk Milleti önünde namusumuz ve şerefimiz üzerine and içiyoruz.”
Oldu
mu?
0 yorum:
Yorum Gönder