18 Kasım 2015 Çarşamba

NAMUSUM VE ŞEREFİM ÜZERİNE


Dün yemin ettiler. Gün boyunca. Ark arkaya hepsi önlerindeki metni okudu. Kimi üzerine basa basa, kimi hızlıca geveleyerek, kimi kendince bazı kelimeleri eğip bükerek and içtiler bir kere daha!

Yemin etmekle birlikte kazandıkları olanakların boyutunu ben bilmiyorum. Hep bahsedilen makam arabaları, sağlık harcamaları, nerdeyse bedava meclis yemekleri ve kıyak emeklilikleri ancak biz fakirlerin dilini yorar.

Eğer bunca para, makam ve saltanat varsa, üzerine yemin ettikleri “namus ve şerefin” öyle ak pak kalmayacağını kendi aciz aklımca idrak edebiliyorum ama.  

Namusu bir kenara bırakırsak, şeref üzerine edilen yemin yarından itibaren odalarını doldurmaya başlayacak yalakaları, ihale takipçilerini, işgüzarları engellemeye yetmeyecek muhtemelen. Az biraz destek olması karşılığında milyarlar teklif edilmeye başlayacak kapalı zarflar içinde. “Hadi şu işin önüne taş koymayı bırak” diyecekler, bir daha seçilmeme kaygısıyla korkutacaklar.

Sonra bir değil, iki değil üçüncüde vicdan susacak, baş eğilecek ve avuç açılacak. Namusuu bırakalım bir kenara. Şeref yoksunu olanlar pis pis sırıtmaya başlayacaklar.

Henüz sırtlarını dayadıkları terör örgütünden bir türlü kopamamışlar bile “şeref” üzerine yemin etiler dün! Kimisi çok hızlı geveledi, kimisi Türk Milletini “Türkiye Milletleri” yaparak okudu ama okudu işte. Ve böylece milletvekili oldular haybeden. Haybeden kucak dolusu maaş almaya başladılar. Mecburen meclisin işlevini yerine getirecek komisyonlarda da görev alacaklar. Yani idaremize de dolaylı olarak el atmış olacaklar. Düşünebiliyor musunuz? Devlet bütünlüğünü yıkmaya çalışanlara altın tepsi içinde oyun alanı açıyoruz. Biraz daha örgütlensinler ve örgütlerini geliştirsinler diye maddi imkan ve sosyal statü veriyoruz. Vay bizim aklımıza!

Devletin ve milletin bekası için her ferdin önce vatan sevdalısı olması gerekir. Önce vatan için bayrak için ölmeyi göze alabilmesi gerekir. Her fırsatta kim olduklarını sürekli ima edenlere vatan nimetlerinden bunca pay verilmesi ne kadar doğrudur. Her fiiliyatında yıkmaya çalışan, ama sürek olarak lafta "barış ve hürriyet" sevdalısı yalancıların şerefi nasıl bir şereftir ki yemine engel olmuyor. O şeref nasıl bir şereftir ki durmadan yediği kaba pislemeye dürtüyor bu zavallıları. Bu kadar midesi geniş bir ülke ne zaman olduk biz! Bunca hainliği nasıl kaldırabiliyor, ve daha "Türk" demeyi bile zul sayanlara biz "sayın" demeye başlıyoruz. Vay ki vay bizim milliyetçiliğimize

Bir kere daha milliyetçisi, bölücüsü, solcusu, sağcısı, muhafazakarı, işbirlikçisi, lafçısı, tokatçısı, imanlısı, yobazı, namuslusu ve şereflisi yemin etti. Biz de yemin edelim o zaman!

“Bütün hepsinin takipçisi olacağımıza, nerde bir hain görsek ifşa edeceğimize, yalancının yüzüne “yalancısın” diyeceğimize, tokatçının yüzüne “tokat” atacağımıza, teröristi “it” yerine koymayacağımıza  Büyük Türk Milleti önünde namusumuz ve şerefimiz üzerine  and içiyoruz.”

Oldu mu?

0 yorum:

Yorum Gönder