AMAN PETROL, CANIM PETROL
Bundan yıllar önce, filtre camı çatlak, herhangi bir akım yükselmesine karşı regülatörle çalışan siyah beyaz televizyonumuzun yegane popüler programı, TRT'nin akşam haberleri idi. Tabii öncesinde Adile Naşit'li "Uykudan Önce", çocuk olarak bize göre daha cazipti. Ancak en çok , hem de pürdikkat haberler izlenir, izlenilenler hakkında o gün akşam ve ertesi gün boyunca yorumlar yapılırdı. Haber bu kadar çok, bu kadar taze gibi gösterilmesine rağmen yalanlığından dolayı bayat değildi elbette.
İlk o zamanlar
tanıdım ben teröristi. Yerde yatarlardı çoğu zaman, öldürülmüş
olarak. Yanlarında bilmem hangi ülkeden devşirme ikinci el
silahlarıyla sergilenirlerdi. Ya da onlar değil de öldürdükleri
masum insanlar, yaktıkları köyler, karnına kurşun yemiş
bebekler de aynı ekranda gösterilirdi. Televizyonumuz siyah beyaz
olduğundan kanın rengi siyahtı.
Aynı dönemde
İsrailin işgalci askerlerinin, Filistinlileri yurtlarından kovmak
için yakaladıklarının kollarını bacaklarını taşlarla vurarak
kırmalarını da sansürlemeden, buzlamadan rengini değiştirmeden
verirdi televizyon. Sansür yalnızca müzikteydi. Sansür kanda ve
savaşta değildi, güzel olandaydı. Güzel olan herşey gizlendi.
Kötü olan herşey açığa vuruldu. Öldürme öğretildi. Kin,
nefret öğretildi böylece.
Adile Naşit'in "hadi
kuzucuklarım uykuya" diyen tatlı sesinden sonra hemen
uyumuyorduk ki biz. Gözümüz hala televizyondaydı.
Öyle kinle büyüdü
bir nesil. Yerde kanlı elbisesi ve ikinci el devşirme silahıyla
sergilenen teröristi gören eşi, dostu, arkadaşı da kinle büyüdü.
Köyü yakılan , kardeşinin karnına kurşun saplanan ablası,
abisi de kinle büyüdü. Şehit olup önünden Türk Bayrağı
sarılı tabutuyla uğurladığı babasının küçük oğlu da kinle
büyüdü.
Şimdi sen istiyorsun
diye ben o dağlardan çıkan petrolü sana verir miyim. Senin bunca
yıldır bu vatan evlatlarına yaptığını hep beraber izledik.
Siz doymadınız kana, kine. Hep öldürdünüz. Ve siz böldünüz
aslında.
Keşke ordaki
garibanlığı bitireceğini bilsek, inansak. O tertemiz insanların
geçmesi için köprü yapacağını, şehirler kuracağını bilsek
de versek. Ama senin hırsın var, bizden para alırsın gidersin
silah alırsın. Bomba yaparsın sen. Sonra o bombayla yine kendi
insanını öldürür, döner "o yaptı" dersin
bizim için...
Sana sadece bizim
değil, yanındakilerin bile güveni yok. Çünkü hala karnına
kurşun saplayarak öldürdüğünüz bebeklerin kanı
tırnaklarınızın arasında. Ayrıştırıp bölmeye çalıştığınız
hem o insanların aklında, hem bu insanların aklında. Onun için
olmayacak şeyler için salyalarını akıtma, heveslenme.
Bu devlet ordan
kazanır, oraya da yedirir buraya da. Burdan kazanır buraya da
yedirir, oraya da. Hatta size bile yedirir. Yediğiniz kaba
pisleyeceğinizi bile bile....
Ahmet Savaş / Adana /
03.07.2014