3 Temmuz 2014 Perşembe

Aman Petrol, Canım Petrol..



AMAN PETROL, CANIM PETROL


Bundan yıllar önce, filtre camı çatlak, herhangi bir akım yükselmesine karşı regülatörle çalışan siyah beyaz televizyonumuzun yegane popüler programı, TRT'nin akşam haberleri idi. Tabii öncesinde Adile Naşit'li "Uykudan Önce", çocuk olarak bize göre daha cazipti. Ancak en çok , hem de pürdikkat haberler izlenir, izlenilenler hakkında o gün akşam ve ertesi gün boyunca yorumlar yapılırdı. Haber bu kadar çok, bu kadar taze gibi gösterilmesine rağmen yalanlığından dolayı bayat değildi elbette.

İlk o zamanlar tanıdım ben teröristi. Yerde yatarlardı çoğu zaman, öldürülmüş olarak. Yanlarında bilmem hangi ülkeden devşirme ikinci el silahlarıyla sergilenirlerdi. Ya da onlar değil de öldürdükleri masum insanlar, yaktıkları köyler, karnına kurşun yemiş bebekler de aynı ekranda gösterilirdi. Televizyonumuz siyah beyaz olduğundan kanın rengi siyahtı.

Aynı dönemde İsrailin işgalci askerlerinin, Filistinlileri yurtlarından kovmak için yakaladıklarının kollarını bacaklarını taşlarla vurarak kırmalarını da sansürlemeden, buzlamadan rengini değiştirmeden verirdi televizyon. Sansür yalnızca müzikteydi. Sansür kanda ve savaşta değildi, güzel olandaydı. Güzel olan herşey gizlendi. Kötü olan herşey açığa vuruldu. Öldürme öğretildi. Kin, nefret öğretildi böylece.

Adile Naşit'in "hadi kuzucuklarım uykuya" diyen tatlı sesinden sonra hemen uyumuyorduk ki biz. Gözümüz hala televizyondaydı.

Öyle kinle büyüdü bir nesil. Yerde kanlı elbisesi ve ikinci el devşirme silahıyla sergilenen teröristi gören eşi, dostu, arkadaşı da kinle büyüdü. Köyü yakılan , kardeşinin karnına kurşun saplanan ablası, abisi de kinle büyüdü. Şehit olup önünden Türk Bayrağı sarılı tabutuyla uğurladığı babasının küçük oğlu da kinle büyüdü.

Şimdi sen istiyorsun diye ben o dağlardan çıkan petrolü sana verir miyim. Senin bunca yıldır bu vatan evlatlarına yaptığını hep beraber izledik. Siz doymadınız kana, kine. Hep öldürdünüz. Ve siz böldünüz aslında.

Keşke ordaki garibanlığı bitireceğini bilsek, inansak. O tertemiz insanların geçmesi için köprü yapacağını, şehirler kuracağını bilsek de versek. Ama senin hırsın var, bizden para alırsın gidersin silah alırsın. Bomba yaparsın sen. Sonra o bombayla yine kendi insanını öldürür, döner "o yaptı" dersin bizim için...

Sana sadece bizim değil, yanındakilerin bile güveni yok. Çünkü hala karnına kurşun saplayarak öldürdüğünüz bebeklerin kanı tırnaklarınızın arasında. Ayrıştırıp bölmeye çalıştığınız hem o insanların aklında, hem bu insanların aklında. Onun için olmayacak şeyler için salyalarını akıtma, heveslenme.

Bu devlet ordan kazanır, oraya da yedirir buraya da. Burdan kazanır buraya da yedirir, oraya da. Hatta size bile yedirir. Yediğiniz kaba pisleyeceğinizi bile bile....

Ahmet Savaş / Adana / 03.07.2014