Ceylan
bakışlı, sırma saçlılarım!
Cennet
kokulu, kuş dillilerim!
Pati pati
yürüyenlerim, yumuk ellilerim, ekmeğe mamma diyenlerim yine mi acı sizin oldu!
Yine mi
ağlattılar sizi yine mi kanınıza girdiler, cehennem de cayır cayır yanasıcalar!
Elleri
gözleri kızgın demirlerle dağlanısıcalar!
Benim
aklım almıyor bir türlü. Bir türlü insanlığıma yakıştıramıyorum. Düşündükçe kaç
kere utanıyorum, yerin dibine geçiyorum. Kahroluyorum ölüyorum!
Bu
vahşilik nasıl bir akıl yoksunluğudur ki daha el kadar bebeklere halleniyor,
onlardan medet umuyorsun ahlaksız!
O çok
övündüğün önündeki fazlalığı sen ez ulan taşla, duvarlara sürte sürte kopart
at, lime lime doğra da yok et, yeter ki dokunma küçücük kızlara! Küçücük
bedenlere kem gözlerle bakma! Hallenme ulan, git de yak o erkekliğini,
şerefsiz!
Eskiden
böyle şeyler yoktu bu ülkede deniyor arkadaş muhabbetlerinde, insanın olduğu
her yer de ve her zaman da insanlığımızı unutup, hayvanlardan utanır hale
getiren sapıklar mutlaka vardı. Vardı da böyle haber ağı geniş değildi. Böyle
her şeyi duymuyor, bilmiyorduk! Doktor, tıp gelişmiş değildi. Psikoloji
incelemiyordu, dinlemiyordu anne babalar çocuklarını! Dolayısıyla öğrenemiyorduk
çocukların dünyasını, anlatamıyorlardı zira kimseye küçücük bedenlerine
yapılanları!
Eskiden
böyle şeyler yoktu, bu ülke nasıl bu hale geldik diye soruyoruz ya hep
birlikte; nice daha oyun oynamaya
doyamamış kız çocukları dedeleri yaşındaki adamlara nikahlanmadı mı senelerce,
hem de ana babalarının rızasıyla. Hem de onların gözlerinin önünde anlı şanlı
düğünlerle gerdeğe sokulmadılar mı bu ülkede! Her zaman da kızı kadını alıp
satılan bir meta olarak görmedi mi erkekler. Bir güç gösteri olmadı mı kadını
sövmek, dövmek, öldürmek! Akşama kadar çarşı pazarda el alemin karılarına
kızlarına bıyık burup, iç geçirip, dikizleyip, röntgenleyip fortçuluk yapanlar
akşam eve gelince karısını balkona niye başı açık çıktın diye komalık edene
kadar dövmediler mi! Sonra gidip gene kahveye erkeklik üzerine , bilmem hangi
komşusunun karısı üzerine ahlaksızca dedikodu yapmadı mı?
Eğer bu
ülkede artık daha küçücük bebeklere bu tür hayvani muameleyi yapabilenler
varsa, bir baba çıkıp da öz bebeğine tecavüz edebiliyorsa o onun sorunu değil,
senin benim sorunumdur efendi. Sen ben doğru düzgün çocuk yetiştirmezsek, ahlak
edepten yoksun bırakırsak, sadece ama sadece para kazan, iyi bir işin olsun,
mesleğin olsun diye çocukları son düzlükteki arap atı gibi koşturursak, ilerde
ne kariyerleri olur, ne ahlakları, ne edepleri… ahlaki yoksulluk ve yoksunluk
da böyle sapık zihniyetleri doğurmaya ve beslemeye devam eder.
Bugün
sorunumuzun temel sebebi budur! Yanı başımızda Suriyede’ki dramın da sebebi
budur, Arakan’da ki katliamların sebebi de budur…
Habil ile
Kabil’den bu yana karşımızdakini yok etme hırsı içimizde her zaman var zaten.
Bir de üstüne bizim bunu körükleyecek materyalist arzularımız bindi mi dünya
savaş alanına dönüyor milyonlarca yıldır.
Çünkü
maldan mülkten önce, güzellikten önce, hatta ilimden, bilgiden bile önce “edep”
gelir:
“Girdim
ilim meclisine, kıldım eyledim talep;
Dediler
ilim geride, illa edep illa edep”