26 Kasım 2014 Çarşamba

ADANA VE KÜFÜR

Belki bu yazımda yazacaklarım, camlı plazalarda yaşayıp, ayak takımıyla pek münasebeti olmayanları çok alakadar etmeyebilir, hatta sıkabilir. Tersi olup da hoşuna gidecek olanları da yadırgamam, baştan söyleyeyim.
Adana varoş kültürünün bir geleneği midir bilinmez ama küfür artık çok sıradan bu şehirde. Hatta küfürsüz konuşabiliyorsanız, konuşmanız tatsız tutsuzdur. Araya bir iki tane sıkıştırırsanız bakın bakalım herkesi nasıl dinletiyorsunuz.
Öyle ağdalı, okkalı küfürler duyarsınız ki, kulaklarınıza kadar kızarmanız işten bile değil. Hem sonra kavga anına rast gelmeniz de gerekmez. İki kişi gayet güzel konuşurken araya sıkışıverir bunlar. Size göre duyduğunuzda cinayet sebebi sayılabilecek küfürler, cümleyi bağlamada, sessizliği bozmada iyi birer bağlaçtır.
Hele bir de konuşan sinirliyse, ola ki birine kızdıysa saymaya kalksanız yetişemezsiniz. Yemek yerken yan masada duyarsınız. Otobüs beklerken durakta, bindiğinizde otobüste. Çarşıda, pazarda markette illaki birilerine, bir şeylere küfrederken yakalarsınız birilerini. Bir kere saydırmaya başladı mı paşam, sizin için kutsal olduğunu düşündüğünüz ne varsa payını alır, küfür yağmurundan.
“Sadece (tövbe haşa) Allah’a değil, feriştahına, gelmişine geçmişine, eşiktekine beşiktekine her nesneye, her olaya” küfür edebilenler vardır. Hemen şimdi açın ve ekşi sözlük ve benzeri platformlarda “Adanalı ve Küfür” diye aratın. Bakın bakalım ne inciler türemiş bu şehirde.
Yeni de değildir oysa küfür edebiyatının gelişimi. Tarihten gelen bir asabiyet, bir her şeye karşı olmak ve yerinde duramamak vardır. Orhan Kemal’in romanlarını karıştırmanız yeterli olur, Çukurova’da nesnelerin ne şekle sokulduğunu anlamanız için.
Ama bunun sosyolojik ve toplumsal yıkımının farkında değil, şehir insanı. Yetişen yeni nesil kızlı erkekli sadece küfür içeren kelimeler kullanarak iletişim kuruyorlar. Hatta kızların ağzından çıkanı bir erkek olarak kabul etmeyi bırakın, açıklamak, telaffuz edebilmekte bile çaresiz kalıyorum.
Maalesef Adanalı yeni nesil zaten çok kısıtlı kelimelerle kullandıkları Türkçe’yi bir de küfür kelimeleri ile iyice boğmuşlardır. Bugün aralarında laf doldurmak için kullandıkları küfür, “gemi azıya alınca” acaba kime, kimlere karşı kullanılacak. Bu noktada her aile mutlaka eğri oturup doğru düşünmelidir. Önce kendisini acımadan eleştirmelidir, ağzının temizliği konusunda ve sonra mutlaka çocuklarını zorlamalıdır düzgün konuşma konusunda.
“Bırak öğrensin, küfürde lazım, yarın kavgada lazım olur” gibi savunmalar, gençliğe, iletişime ve sağlıklı aile ve toplum yapısının köküne konulmuş birer dinamittir.
Ve Adanalı gençler, yaşadığınız hayat ne bakidir sonsuza kadar sürecek; ne de çok cömert size hep beyaz güllerle gelecek. En ufacık sorunlarda bağırıp, çağırma, kavga ve karşı tarafın dünya üstündeki tüm gelmişine ve geçmişine dil uzatma terbiyesizliğini gösterirseniz, bilin ki yarın bir başkası da sizin zürriyetinizi diline dolayacaktır.

Ne ekerseniz onu biçerseniz…

                                                                              Ahmet SAVAŞ/ 26.11.2014-Adana

0 yorum:

Yorum Gönder