İnsanoğlu bu neyi ciddiye almış ki şimdiye kadar!
Çektiğimiz bütün sıkıntıların sebebi
zamanında olaylara müdahalede yetersiz kalışımız, önlem almayışımız, doğru-yanlış seçiminde mantığı değil de zevkimizi, rahatlığımızı düşünmemiz değil mi?
“Yasak Elma” dan beri bu hep
böyle geldi böyle de gidiyor. En çetin savaşların, en ölümcül salgınların, en
yıkıcı depremlerin sebebi hep sadece bugünü düşünmemiz. Yıllardır süregelen
deprem uyarılarına karşı ha bire dere yataklarına gökdelenler diken
müteahhidinden tutun da, o binanın inşaatında çalışan ustanın yaptığı işe
saygısının olmaması, o evlerde nice can kayıplarının yaşayacağını düşünmeden
malzemeden çalması, işçilikten çalması sadece o anlık cebini, kendi kazancını,
menfaatini düşünmesinden kaynaklanıyor.
Korona da böyle oldu! Maalesef!
Kamerayı görünce maskesini
takanlar var haber bültenlerinde, kadrajdan çıkınca maske de çıkıyor. Akşam yürüyüşlerinde abartısız 25-30 tane maske yollara atılmış vaziyette sayıyorum
örneğin. Atan hiç düşünmüyor, o anda sadece kendini koruduğunu sanıyor. Otobüs
şoförü gözümün önünde maskesini çıkarıp solundaki camdan nazikçe yola bıraktı
dün sabah mesela! Maske gezmeye çıktı yere düştükten sonra… onunla birlikte
milyarlarca partikül, tükürük artığı, varsa korona virüsü de tabiii.
“Neden maske takmıyorsunuz” diye
mikrofon uzatılanlar, “nefes almakta zorlanıyorum“ diye cevap veriyorlar. O anlık rahatlığını düşünen ve
nefesi rahat alıp verebilmek için ağzını burnunu kapatmayan bu gibiler virüs
için açık hedef. Kendilerinde varsa, potansiyel mikrop oluyorlar bir anda… ve
belki de ya kendilerinin ya da hiç tanımadıkları birinin, ilerleyen günlerde
makineye bağlı olarak nefes almasına sebep olacaklar! Yere atarken ya da
maskeleri gerektiği gibi takmayanların o andaki rahatlıkları, o anlık zevkleri için ülkece faciaya doğru
gidiyoruz. Ve hiç kimse vicdanen rahatsız da olmuyor.
Aksine hala inanmayanlar,
maskenin koruduğunu düşünmeyenler, eli sürekli ağzında burnunda gezenler var. Hafife
alanlar, hafife aldığı gibi kurallara bütünüyle uymaya çalışanları da rencide
edici şekilde davrananlar var. Zorunlu olmasına rağmen, bunu bir zorunluluk
değil de sağlık meselesi görmeyenler var. Zorunluluğu denetlemeye çıkan emniyet
güçlerinden bile maskesi çenesinde gezenler var! Hep rahatlık, hep boş vermişlik,
bana bir şey olmazcılık, bugünü düşünmek. Rahatından, keyfinden ödün vermemek
var!
Adem’in tüm uyarı ve ikazlarına
rağmen, korkusuna rağmen Havva’nın cilvesi ile elmayı yediği günden beri, dünya
denen izbede hep Adem’i suçluyoruz. "O
elmayı yemeseydi şu an cennetteydik!..." Ama O’nun suçu olduğu kadar,
tacizle, kandırmayla elmayı yediren daha suçlu değil mi?
Bu gün de aynı dert başımızda!
İnanmayarak tedbirsiz, gevşek davranarak, kurallara uyanların da aklını
çelen, “virüsün olduğuna ben inanmıyorum yeah” diye salak salak konuşanların,
yarın ülkece sıkıntıya girdiğimizde, “maske takan yok ki abi” diyeceklerine
adım gibi eminim…
Biz Ademoğulları böyleyiz işte!
Bir de işin okul boyutu var. Altı aydan beri eve kapanan bir nesil var. İletişimi kopuk, arkadaşlarını görmeyen,
eğitimden eksik kalan çocuklar var. Bir süre daha uzatılırsa okulların
açılmaması bir neslin sıkıntılı, buhranlı içine kapanık yetişmesini el birliği
ile becermiş olacağız. O kurallara uymayanların ve bu önlem zincirinin zayıf
halkalarının zaten okulu ve çocukları düşündüğü yok da, bari kendi çocuklarını
görseler. Diğer tüm çocukları ve tedbirsiz davranarak tehlikeye soktuğu
insanları entübe durumda göz önüne getirseler, onlar için koşuşturan sağlık
çalışanlarına biraz merhamet etseler de insafa gelip kurallara uysalar.
Vatan millet sevgisi elde bayrak
savurup, türkü şarkı söyleyerek yapılmıyor sadece. Kendi öz bilincimizle doğru
yanlış arasında doğruyu tercih etmekle, konu komşuya saygılı olmakla, insanları
sevmekle oluyor. Bunlar kişisel olarak gelişmemişse, en azından kurallara
uymakla oluyor.
Takın artık şu maskelerinizi!
21.08.2020/Adana
0 yorum:
Yorum Gönder