26 Ağustos 2020 Çarşamba

BAŞIBOŞLUK VE DİYARBAKIRDAKİ TECAVÜZ


Meşhur bir görüş ve bu görüşü destekleyen bir söz var: “Geç gelen adalet, adalet değildir!”

Diğer insanların fiil ve eylemleri ile bir zarara uğradığımızda, aynı hatta kat be kat daha fazla sıkıntıyı karşıdakinin de çekmesi için sabırsızlanıyoruz. İşlediği suçun cezasız kalmasına veya kanun eliyle temize çıkarılmasına tahammülümüz yok. Olmamalı da zaten!

Gündelik geçim dertlerinin içinde tahammül eşiğimiz o kadar düştü ki, her an patlamaya hazır bomba gibi dolanıyoruz bu günlerde. İşsizlik, artan eğitimsizlik, giderek kronikleşen sosyal medya düşkünlüğümüzden kaynaklı yalnızlığımız ve nihayet tüm korkularımıza tuz biber olan salgın hastalık… Otobüste “niye maske takmıyorsun” sorusu bile anında yumruklaşmaya dönüşebilen bir kıvılcım. Kimsenin kimseyi olumsuz eleştiri özgürlüğü olmamasına, hepimizin birer avukat, savcı olmamız, her konu hakkında yorum yapabilecek derecede konuşma yeteneğimizin olması ama konuşmalarımızın boş olması, sürekli ötekine berikine sokak ağzıyla küfür ediyor oluşumuz… Çıldırmak işten değil!

Tüm bu sıkıntıların arasında kimileri var ki kendilerini her şeyi hak ediyor sanıyorlar. Menfaatleri için, artık minimum insan olma ve saygı duyma gereğini geçtim, kanun ve kuralları bile hiçe sayıyorlar. İçimizdeki hayvani güdülerin bu kadar açığa çıkması normal mi? Günübirlik ve anlık zevkleri için bu insansı suretlerin aileleri yıkması, çocukları rezil etmesi, hayatları karartması kabul edilebilir mi? Elbette ki hayır!

Bunun için kanunun her haksızlıkta dimdik mazlumun yanında olması gerekir. Arkamızda parti başkanlarının, milletvekillerinin, meclis üyelerinin ya da partinin kim bilir kaçıncı derece mahalle temsilcisinin olduğuna güvenmememiz gerekir. Burada bir düzeltme yapmam gerekiyor. Mazlum ve haksızlığa uğrayanın zaten arkasında bu saydıklarım yok. Asıl zalim olanlar sırtlarını bu gibi sıfatlarından güç aldıklarını zanneden “ufaklıklara” dayandıkları için zalimliklerine cesaret buluyorlar ve devam ediyorlar.

Bu gibilerin sosyal medya hesaplarına girin bakın; son derece iyi giyimli ve son derece lüks araçlarında ilk bakışta gayet mantıklı, gayet insancıl ve gayet kabul  edilebilir  mesajları ile Cuma kutlamaları, adil bölüşme, vatan millet, ezilmişlik, sömürü düzenine karşı koyuş ya da helal lokma paylaşımları yaptıklarını görürsünüz. Takipçileri çok, beğenileri yüksek. Ama yakından incelerseniz, günlük faaliyetleri ile yaşam tarzları ile paylaşımlarından çok farklı bir profilleri var. Çok konuşuyorlar, çok biliyorlar, çok “dost” sahibiler, çok, çok, çok… Babamın bir lafı geliyor aklıma “lafa yalan, mala haram katmayınca çoğalmazmış”, gözünüzü boyamasın şaşaalı birkaç sosyal medya fotoğrafı…

Konudan sapıyorum gitgide. Zalimin eli kolu böyle çok uzun olunca, mazlumun sesi de kısılıyor, elindeki de gidiyor. Adalet geç geliyor ve sadece “ilahi adalete” teslim ediyoruz artık kendimizi… ya da işte hepimizin isyanı ortak olduğu için toplanıp sosyal medyada “#tutuklansın” etiketiyle paylaşım yapıyoruz ki adalet dağıtmakla görevli olanların acaba vicdanlarına dokunabilir miyiz. Umutsuz vaka!

Son günlerde bir olay sürekli gündemde. Diyarbakır’da bir tecavüz vakasının faili sosyal medya mesajlarının yoğun baskısı sayesinde tutuklandı. Olay için adli tıp ve diğer delillerle “kesinlikle böyle bir fiil işlenmiştir” hükmü sabitlenmişken, fail “kaçma şüphesi olmadığı gerekçesiyle” serbest bırakıldı. Olayın bütün ayrıntısını bilmememize rağmen sadece adli tıp incelemesine bile dayanarak failin kesin hükme kadar gözaltında tutulması gerektiği kamu vicdanının istediği adalet! Ama fail serbest! Adalet nereye gitti, ne zaman geri gelir, geç gelir mi, fail suçluysa hak ettiği cezayı alır mı? Allah bilir!... İşte bak yine elimizden bir şey gelmedi ve “ilahi adalet” dedik.

Bütün bu yaralamalar, içimizde biriken,parası ve dayısı olanların gözümüze soka soka rahat yaşaması, kendi infazlarını yapıyor olmaları, kendi kuralları için sahipsiz kesimi zorluyor olmaları ve bizim, bu ülke vatandaşlarının artık içinin kaldırmıyor oluşu…

Daha çook bekler, daha çook mesaj yazar, daha çook gündem oluşturmaya çalışırız… Biz gündemi yakalamaya çalışırken başka başka cinayetler, tecavüzler, çocuk tacizleri, arsızlık, hırsızlıklar işlenmeye devam ediyor.

Olsun birader! Bir hashtag de ( twitter de gündem oluşturan etiket)  onlar için açarız…

26.08.2020 /Adana

0 yorum:

Yorum Gönder