25 Mayıs 2016 Çarşamba

İŞİNE BAK SEN

İşine bak sen etliye sütlüye karışma” diyen büyüklerimizi dinleseydik adam olurduk biraz.

Oysa içimizde hep sorgulamak, hep eleştirmek dürtüsü rahatsız ediyor yattığımızda. Vicdan bizim yakamızı bırakmıyor ne yapalım. Derdimiz sadece dünya olsaydı “salla başı al maaşını” diyen aşırı özlü sözü sonuna kadar özümser ve başımızı emme basma tulumbaya çevirirdik. Oysa dünyamızın tarumar olacağının farkındayız şükürler olsun!


Öyle “efendimciler” görüyoruz ki artık, pes bile diyemiyoruz. Ağzımız dilimiz tutuluyor. İnme iniyor, salyalı yalakaları gördükçe. Nasıl beceriyorlar bilemiyoruz, yapamıyoruz biz! Kimseyi kendimize “efendi” kabul etmediğimiz için “efendi adamlığımız” da para etmiyor haliyle. Haliyle tanıyanımız yok bizim, işlerimiz çok hantal yürüyor. Utana sıkıla yardım istiyoruz tanıdık varsa bir kurumda.

Hak adalet düzgün yürüse ihtiyaç mı kalır, yalakalığa, utanmaya, sıkılmaya….

Oysa işlerini bilgi ve kültürleri ile değil de “yavşak” gibi, kan emici gibi, “ucuz fahişe” gibi yaltaklanarak, efendilerinin diplerinde gezerek yapan, yaptıran yalakalar olduğu sürece bunca gencin lisanslı, lisanlı, kültürlü olması hiçbir işe yaramıyor.

O gençlerin hayal kurarak, dirsek çürüterek, bir ton masraf yaparak üniversite eğitimi görmeleri, diğer asalağın fos kabadayı pozlarında “efendisinin” yanında gezmesi yanında fıs kalıyor. Üç ay siyasinin yanında otlanan böcek şansları yaver gider ve seçim kazanırlarsa birden “adamlığa” terfi ediyor. Efendisi kaybederse o tecrübesini başka efendi yanında kullanmaya devam ediyor. Diğer tarafta gariban üniversiteli hala dirsek çürütmeye, hala hayal kurmaya, bilgisine güvenmeye, “efendiliğine” güvenmeye devam ediyor. Oysa “efendiliğin” değil de “efendi” nin para ettiğini görmesi için zaman gerekiyor.

Hayat iki mucize arasında canhıraş koşturmayla geçiyor. Ömrün ancak yirmi yılını etkili yaşayıp, şu dünyadan zevk alabildiğimiz göz önüne alınırsa onu da asalak bir böcek olarak geçirmenin anlamı var mı? Şerefini satar duruma gelmek, “eşref-i mahluk” iken aşağılıkların en aşağısı duruma düşmek ne büyük kayıp!

Gerçi milleti üretmeden tüketmeye alıştıran, kolay yoldan zenginliği gençlerin gözüne sokan, zevk, sefa sürmeyi yaşamın tek gayesi haline getiren, “ulan dünyanın kerizi biz miyiz” dedirten ve bir türlü bitmeyen tükenmeyen el pençe divan durup, el oğuşturan, efendilerinin önünde süklüm püklüm pis kan emiciler bi bitmediniz gittiniz!

Geriden gelenlerin işi çok zor azizim! Evlat yetiştirmek daha bi zor! Evlatlarımız kolay yoldan iyi bir meslek sahibi olsun diye biz demi başlayalım yani!

Dur hele dur şu ceketimizi ilikleyip ayağa kalkalım bakalım…. Burdan başlayalım!....   

0 yorum:

Yorum Gönder